Boşanma

Resmi olarak nikah memuru önünde yapılan evlilik, Medeni Kanun’da düzenlenen genel veya özel boşanma sebepleri varsa anlaşmalı veya çekişmeli boşanma davası açılarak ve hakim kararı ile sonlandırabilir. Boşanma davası, aile mahkemesinde diğer özel hukuk davalarından farklı usul kuralları uygulanarak yürütülen bir dava türüdür.

Boşanma davası ile birlikte velayet, nafaka, maddi ve manevi tazminat, ev eşyalarının paylaşımı, mal paylaşımı, ziynet eşyalarının paylaşımı vb. gibi boşanmanın eki niteliğindeki hukuki sorunların da çözülmesi gerekir. Boşanma davası, taraflar arasında yeni hukuki sonuçların ortaya çıkmasına sebep olur. Aile mahkemesi, yapılan yargılama neticesinde boşanma kararı verdiğinde, mal paylaşımı dışındaki tüm çekişmeyi ortadan kaldıracak şekilde bir karar vermelidir. Mal paylaşımı davası ise boşanma davasının kesinleşmesinden sonra veya boşanma davası ile aynı zamanda açılsa bile ayrı bir dava şeklinde yürütülmelidir.

Boşanma Sebepleri Nelerdir ?

4721 sayılı Türk Medeni Kanuna göre boşanma davası iki şekilde açılabilir:

  1. Anlaşmalı boşanma davası,
  2. Çekişmeli boşanma davası.

Anlaşmalı boşanma davası, her iki tarafın boşanmanın tüm sonuçları hakkında anlaşarak evlilik birliğini sona erdirdiği dava türüdür. Çekişmeli boşanma davası ise, taraflar arasında boşanmada hangi tarafın kusurlu olduğu, maddi ve manevi tazminat, nafaka, velayet, ev eşyalarının paylaşımı vb. gibi konularda belli bir çekişmenin yaşandığı bir dava türüdür. Çekişmeli boşanma davası, genel veya özel boşanma sebepleri olmak üzere iki hukuki gerekçeye dayanılarak açılabilir:

  1. Genel boşanma sebepleri: Örneğin, geçimsizlik, mizaç uyuşmazlığı nedeniyle tartışma, hakaret, şiddet, güven sarsıcı davranışlar, evlilik yükümlülüklerini yerine getirmeme gibi sınırsız sayıda kanunda tek tek sayılmayan nedenler genel boşanma nedenleri olarak kabul edilir.
  2. Özel boşanma sebepleri: Medeni Kanunumuza göre sınırlı sayıda sayılmış olan özel boşanma sebeplerine dayanan boşanma davaları şunlardır:
  3. Zina (aldatma) nedeniyle boşanma davası (TMK m. 161) ,
  4. Hayata Kast, Pek Kötü veya Onur Kırıcı Davranış nedenleri ile boşanma davası (TMK m. 162),
  5. Suç İşleme ve Haysiyetsiz Hayat Sürme sebepleri ile boşanma davası (TMK m. 163),
  6. Terk Sebebiyle boşanma davası (TMK m. 164),
  7. Akıl Hastalığı sebebiyle boşanma davası (TMK m. 165).

Bir boşanma davası özel boşanma sebeplerine dayanılarak açılmışsa, davacı, karşı tarafın kusurlu olup olmadığını ispatlamak zorunda değildir, yalnızca iddia ettiği özel bir boşanma sebebi olduğunu ispatlaması yeterlidir. Halbuki genel boşanma sebeplerine dayanılarak boşanma davası açılmışsa boşanma kararı verilebilmesi için hem davacı hem de davalı birbirinin kusurunu ispatlamak zorundadır.

Anlaşmalı Boşanma Davası (TMK 166/3)

Anlaşmalı boşanma, günümüzde en yaygın boşanma davası çeşididir. Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin açtığı davayı kabul etmesi hâlinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu hâlde boşanma kararı verilebilmesi için, hâkimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın malî sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Hâkim, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü hâlinde boşanmaya hükmolunur. Bu hâlde tarafların ikrarlarının hâkimi bağlamayacağı hükmü uygulanmaz (TMK 166/3).

Anlaşmalı Boşanma Davasının dinlenebilmesi için Medeni Kanunda bazı şartlar getirmiştir.

  • Resmi nikahtan sonra evliliğin en az 1 yıl sürmüş olması gerekmektedir.
  • Eşlerin mahkemeye anlaşma protokolü hazırlayarak beraber başvurmuş ya da bir eşin açtığı boşanma davasını diğer eşin kabul etmiş olması gerekir.
  • Her iki eşin de hakim huzurunda boşanma iradelerini açıklamaları gerekmektedir.
  • Hakim tarafından boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu ile ilgili düzenlemelerin uygun bulunması gerekir.

Çekişmeli Boşanma Davası ve Boşanma Sebepleri

Çekişmeli boşanma davası, özel (mutlak) boşanma nedenleri ve genel boşanma nedenleri olmak üzere iki ayrı kategorik sebeple açılabilir.

Türk Medeni Kanunu m. 161-165 maddeleri arasında düzenlenen özel boşanma sebeplerinin varlığının ispat edilmesi durumunda hakim boşanma ya da ayrılık kararı vermek zorundadır. Özel boşanma nedenlerine dayanılması halinde boşanma davasını açan taraf, karşı tarafın kusurunu veya fiilinin ağırlığını ispatlamak zorunda değildir, sadece özel boşanma nedeninin ispatlanması boşanma kararı verilmesi için yeterlidir.

Boşanma davası hem genel boşanma sebeplerine hem de özel bir boşanma sebebine dayalı olarak açılmışsa, mahkeme, genel ve özel sebepler hakkında ayrı ayrı karar vermelidir:

Davacı-karşı davalı erkek karşı dava dilekçesinde “kadının zinası” ve “evlilik birliğinin temelinden sarsılması” sebeplerine dayalı olarak boşanma talebinde bulunmuştur. Bu durumda davacı-karşı davalı erkek boşanma sebebi olarak hem zina (m.161) hem de evlilik birliğinin temelinden sarsılmasını (m.166/1) göstermek suretiyle özel ve genel boşanma sebeplerine birlikte dayanmak suretiyle dava açmıştır. Mahkemece evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine dayalı olarak boşanma kararı verilmiş, zina sebebiyle açılan boşanma davası yönünden olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiştir. Mahkeme, tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olup; her bir talep hakkında ayrı ayrı verilen hükmü, kararın sonuç kısmında göstermesi gerekir (m.26). O halde davacı-karşı davalı erkeğin zina hukuki sebebine dayalı boşanma istemi hakkında olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulması gerekirken, bu husus üzerinde durulmadan karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir (Y2HD-K.2017/8145).

Ancak, özel bir boşanma sebebine (örneğin, zina sebebi) dayalı olarak açılan davada; mahkeme özel sebeble açılan davayı reddederek yargılamada ortaya çıkan genel boşanma nedenlerine dayanarak boşanma kararı veremez. Çünkü, genel boşanma sebeplerine dayalı bir boşanma davası açılmadan mahkeme kendiliğinden genel boşanma sebeplerini dikkate alarak boşanma kararı veremez. Ancak, özel sebebe dayalı boşanma davası ıslah yoluyla genel sebeplerle açılan boşanma davasına dönüştürülebilir:

Davacı erkek tarafından açılan dava, Türk Medeni Kanununun 161. maddesinde düzenlenen zina hukuksal sebebine dayalıdır. Davacı erkeğin Türk Medeni Kanununun 166. maddesinde yer alan evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı bir davası bulunmadığı gibi usulüne uygun olarak yapılmış bir ıslah da bulunmamaktadır. Münhasıran özel boşanma sebebine dayalı olarak açılan bir boşanma davasında genel boşanma sebebine (TMK m.166/1) dayalı olarak karar verilmesi mümkün değildir. Zira hakim tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır (HMK m.26/1). Ondan fazlasına veya başka birşeye karar veremez. Gerçekleşen duruma göre, mahkemece delillerin zina hukuksal sebebine dayalı dava çerçevesinde değerlendirilerek gerçekleşecek sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir (Y2HD-K.2018/6770). Makalemizde, çekişmeli bir boşanma davasına esas teşkil eden 1-Genel boşanma sebepleri ile 2- Özel boşanma sebeplerini sırasıyla ayrıntılı bir şekilde inceleyeceğiz

1- Genel Boşanma Sebepleri Nelerdir? (TMK m.166)

Ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede evlilik birliğinin temelinden sarsılması halinde, eşlerden her biri çekişmeli boşanma davası açabilir (TMK 166/1). Genel boşanma sebepleri sayısızdır, çünkü evlilik birliğinin ortak hayatı sürdüremeyecek kadar temelinden sarsılmasının çeşitli  sosyal, ekonomik, kişisel, kültürel sebepleri olabilir.

Özel (mutlak) boşanma sebepleri varsa, somut bazı olguların ispatı, boşanma nedeninin ispat edildiği anlamına geldiğinden hakim, boşanma kararı vermek ile yükümlüdür. Özel boşanma sebeplerinde tarafların kusur oranlarının bir önemi bulunmamaktadır. Özel boşanma sebeplerinden birisinin ispatı bu sebebe dayanarak boşanma davası açan tarafın kusurunu önemsiz hale getirmektedir. Ancak, genel boşanma sebebiyle boşanma davası açılmışsa mutlaka karşı tarafın kusuru ispatlanmalıdır.

Genel boşanma sebeplerinde eşlerin ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenemeyecek derecede sarsan her türlü olaylar bu davaya konu edilebilir. Tarafların ileri sürdükleri vakıaların ispat durumuna göre hakim taraflara atfedilecek kusur oranlarını belirler ve bu kusur oranlarına göre;

  • Davacı daha fazla kusurlu ise ve davalı boşanma davasına itiraz etmiş ise (boşanmak istememiş davanın reddini istemişse) hakim, boşanma davasını reddeder. İstisnası TMK 165/2 “Bununla beraber bu itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir.” Bir başka deyişle kusursuz veya daha az kusurlu taraf davanın reddinin hakkını kötüye kullanarak istiyorsa hakim boşanmaya karar verebilir.
  • Davacı daha az kusurlu veya kusursuz ise davalının yapacağı itirazın hiçbir önemi yoktur. Hakim boşanma davasını kabul ederek boşanma kararı verecektir.

Evlilik birliğinin temelinden sarsan olaylar kanunda gösterilmediğinden Yargıtay İçtihatları ile bazı vakıaların evlilik birliğini temelden sarstığı kabul edilmiştir. Yargıtay tarafından evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına yol açtıkları gerekçesiyle boşanma sebebi olarak kabul edilen bazı boşanma sebepleri şunlardır:

  • Ailesini ihmal edecek şekilde alkol ve kumar bağımlılığı,
  • Eşini sosyal ortamlarda aşağılama,
  • Güven sarsıcı sadakat yükümlülüğüne aykırı davranışlar,
  • Cinsel birliktelikten kaçınma,
  • Eşlerin aile bireylerine kötü davranması ve hakaret etmesi,
  • Aşırı borçlanma sebebi ile icra takibine maruz kalma,
  • Eşin çocuklarının bakımı, eğitimi ile ilgilenmemesi, Aileye karşı ilgisizlik,
  • Eşlerden birinin ailesinin evliliğe müdahalesine izin verme, sessiz kalma,
  • Eşe ve çocuklara hakaret etme, kötü davranışlar sergileme,
  • Eşinin ailesine hakaret edilmesi, aşağılayıcı konuşma,
  • Eşinin sevmediğini ve boşanmak istediğini söylemek,
  • Erkek eşin ailesinden bağımsız ayrı bir konut açmaması,
  • Aile sırlarının üçüncü kişilere anlatılması,

gibi sebepler Yargıtayca kabul edilen genel boşanma nedenlerinden bazılarıdır.

Ortak hayatın yeniden kurulamaması nedeniyle çekişmeli boşanma davası şartları şunlardır:

Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi hâlinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir (TMK 166/4).

Herhangi bir boşanma sebebine dayanılarak açılan boşanma davasının reddedilmesi halinde, bu red kararının üzerinden en az üç yıl geçmiş olması ve bu süre içerisinde ortak hayatın yeniden kurulamadığının ispatı durumunda hakim boşanmaya karar vermek zorundadır. Boşanma davasını açan taraf, kesinleşme kararından itibaren geçen en az 3 yıllık sürede ortak hayatın yeniden kurulamadığını ispat etmesi boşanma kararı verilebilmesi için yeterlidir.

2- Özel Boşanma Sebepleri

Özel boşanma sebepleri, Medeni Kanun’da sınırlı bir şekilde sayılmıştır. Medeni Kanun’da sayılan özel boşanma sebepleri dışındaki hallerde genel boşanma sebeplerine dayanılarak çekişmeli boşanma davası açılmalıdır. Medeni Kanun’a göre özel boşanma sebebi olarak kabul edilebilecek haller şunlardır:

  1. Zina (aldatma) nedeniyle boşanma davası (TMK m. 161) ,
  2. Hayata Kast, Pek Kötü veya Onur Kırıcı Davranış nedenleri ile boşanma davası (TMK m. 162),
  3. Suç İşleme ve Haysiyetsiz Hayat Sürme sebepleri ile boşanma davası (TMK m. 163),

  4. Terk Sebebiyle boşanma davası (TMK m. 164),

  5. Akıl Hastalığı sebebiyle boşanma davası (TMK m. 165).
  1. Zina (Aldatma) Nedeniyle Çekişmeli Boşanma Davası (TMK m. 161)

Zina

“Madde 161- Eşlerden biri zina ederse, diğer eş boşanma davası açabilir.

Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her hâlde zina eyleminin üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer.

Affeden tarafın dava hakkı yoktur.”

Zina (aldatma) nedeniyle boşanma davası, uygulamada özel boşanma nedenleri arasında en çok açılan dava türüdür. Zina; eşlerden birinin, karşı cinsten eşi dışında biri ile kurduğu cinsel ilişki anlamına gelmektedir. Zina, aile birliğinde eşlerin birbirlerine karşı sadakat yükümlülüklerinin açık bir ihlalidir. Zinanın kelime anlamında her ne kadar cinsel birleşmenin gerçekleşmesi sonucu çıksa bile, Yargıtay teşebbüs aşamasında kalan, zina yapıldığı intibaını uyandıran olayların bulunması durumunda da zina sebebine dayalı açılan boşanma davasının kabulü gerektiğini kabul etmektedir.

Eşlerden biri, hem zina sebebine hem de genel boşanma sebebine dayalı olarak boşanma davası açabilir. Bu şekilde iki nedene dayalı olarak açılan çekişmeli boşanma davasında, zina sebebi ile davanın süresinde açılmaması sebebi ile reddi halinde, zinanın ispatlanması durumunda hakim süre nedeniyle doğrudan zina sebebine dayanamasa bile genel boşanma (ortak hayatın temelinden sarsılması) sebebi ile boşanmaya karar verebilecektir.

Zina sebebi ile çekişmeli boşanma davası açma süresi, diğer eşin zina olayını öğrenmesinden itibaren altı ay ve her halükarda zina eyleminin bitmesinden itibaren beş yıldır. Bu süre hak düşürücü bir süredir. Hak düşürücü süre geçtikten sonra sadece zina sebebine dayalı olarak açılacak boşanma davalarının reddi gerekmektedir. Ancak, zina ve genel boşanma nedenlerine aynı anda dayanılarak dava açılmışsa bu durumda zina için hak düşürücü süre geçse bile, zina ispatlandığı takdirde zina sebebiyle değil, ortak hayatın temelinden sarsılmış olması nedeniyle boşanma kararı verilebilir. Zina sebebi ile eşini affeden diğer eşin dava hakkı yoktur. Zina sebebi ile açılmış bulunan davadan feragat etmek de af niteliğinde olup, aynı olaya (zina) dayanılarak boşanma davası açılmasına engel teşkil eder. Affedilen olay sonrasında yeniden zinanın gerçekleşmesi halinde dava açılabilir.

Zina sebebi ile açılan boşanma davalarında diğer eş zina yapan eşten tazminat hukukunun genel esaslarına göre manevi tazminat talep edebilir.

Çocukların velayeti genel hükümlere göre belirlenir. Başka bir anlatımla çocukların velayetinin zina yapan eşe verilmesi çocukların daha yararına ise mahkeme çocukların velayetini zina yapan eşe verebilir. Hukuken iyi (sadık) bir eş olmak ile iyi bir ebeveyn olmak farklı kavramlar olarak kabul edilmektedir.

b- Hayata Kast, Pek Kötü veya Onur Kırıcı Davranış Nedenleri ile Boşanma Davası (TMK m. 162)

Hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış

“Madde 162- Eşlerden her biri diğeri tarafından hayatına kastedilmesi veya kendisine pek kötü davranılması ya da ağır derecede onur kırıcı bir davranışta bulunulması sebebiyle boşanma davası açabilir.

Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her hâlde bu sebebin doğumunun üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer.

Affeden tarafın dava hakkı yoktur.”

Hayata Kast: bir eşin diğer eşin yaşam hakkına karşı yönelik kasıtlı fiillerinin tamamını kapsar. Eşin fiilinden sonra diğer eşin yaralanması şart olmayıp önemli olan kasıtlı bir hareket ile öldürme iradesinin ortaya konulmasıdır.

Pek Kötü Muamele: Eşe eziyet veren, acı çektiren bedeni ve ruhsal sağlığını bozan davranışlardır. Hangi eylemin pek kötü muamele olduğunu somut olayın özelliklerine göre hakim takdir edecektir. Yargıtay kararlarında; dövme, eve hapsetme, işkence etme gibi hareketler pek kötü muamele olarak kabul edilmektedir.

Onur Kırıcı Davranış: Yargıtay içtihatlarında ağır derecede onur kırıcı hareket olarak kabul edilen bu eylemin, eşi, toplum nezdinde aşağılama, küçük düşürme, hakarette bulunma ve sövme olarak ortaya çıkmaktadır. Bir davranışın bu madde kapsamında boşanma sebebi olarak kabul edilebilmesi için Ağır Derecede Onur Kırıcı bir davranış olması gerekir. Şaka yollu  söylenen sözler onur kırıcı davranış olarak kabul edilmemektedir.

Hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış sebebi ile dava hakkı altı aylık hak düşürücü süreye tabidir. Hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış sebebi ile eşini affeden diğer eşin dava hakkı yoktur.

c- Suç İşleme ve Haysiyetsiz Hayat Sürme Sebepleri İle Boşanma Davası (TMK m. 163)

Suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme

“Madde 163- Eşlerden biri küçük düşürücü bir suç işler veya haysiyetsiz bir hayat sürer ve bu sebeplerden ötürü onunla birlikte yaşaması diğer eşten beklenemezse, bu eş her zaman boşanma davası açabilir.”

Küçük Düşürücü Suç; Toplum nazarında kişiyi utandıran, aşağılayan ve yüz kızartan suç demektir. Hırsızlık, Dolandırıcılık, Rüşvet, Uyuşturucu Madde Kullanmak ve Ticaretini Yapmak gibi suçlar küçük düşürücü suçlara örnek olarak verilebilir.

Bir suçun yüz kızartıcı, küçük düşürücü suç olup olmadığını her somut olayın özelliklerine göre hakim takdir edecektir. Misal adam öldürme ya da yaralama suçunun hangi saik ve şartlarda işlendiğine bakmak gerekir. Meşru müdafaa ya da zaruret halinde bu suçların işlenmesi durumunda küçük düşürücü suç olarak değerlendirilmemesi gerekir. Aynı şekilde hırsızlık suçunun zaruret halinden kaynaklanmış olması durumunda küçük düşürücü suç olarak kabul edilmemesi gerekir.

Haysiyetsiz Hayat Sürme; basit bir ifade ile namus, şeref ve itibar değerlerine aykırı bir yaşam tarzı benimseme ve ona göre yaşamını idame ettirme olarak açıklanabilir. Bu yaşam tarzının süreklilik arz eden bir yaşam tarzı olması gerekir. Ayyaşlık, genelev işletmeciliği, jigololuk, kumarbazlık haysiyetsiz hayat sürme olgusuna örnek olarak verilebilir.

Davacı kocanın boşanma davası münhasıran “haysiyetsiz hayat sürme” sebebine ( TMK md. 163 )dayanmaktadır. Haysiyetsiz hayatın varlığından söz edilebilmesi ve bu sebeple boşanma kararı verilebilmesi için, başkalarıyla ilişkinin bir yaşam tarzı olarak benimsenmiş ve bu şekilde yaşamanın devamlılık göstermesi gerekir. Davalı-davacı kadının bir başka erkekle cep telefonu ile konuştuğu ve mesajlaştığı toplanan delillerle ve dinlenen tanık beyanlarıyla anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu eylem koca bakımından, eşiyle birlikte yaşamayı çekilmez hale getirirse de haysiyetsiz yaşam olarak kabul edilemez. Öyleyse davanın reddi gerekirken, yetersiz gerekçe ile Türk Medeni Kanunu’nun 163. maddesindeki boşanma sebebi sabit kabul edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır (Y2.HD-K.2011/23825).

Küçük düşürücü suç işlenmesi veya haysiyetsiz hayat süreme hukuki sebeplerine dayalı boşanma davası her zaman açılabilir. Yukarıdaki boşanma sebeplerinin aksine eşlerden birisinin diğer eşi affetmiş olması, bu sebebe dayanarak boşanma davası açmasına engel teşkil etmez. Af olsa bile bu sebeple boşanma davası açılabilir.

d- Terk Sebebiyle Çekişmeli Boşanma Davası (TMK m. 164)

Terk

“Madde 164- Eşlerden biri, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk ettiği veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmediği takdirde ayrılık, en az altı ay sürmüş ve bu durum devam etmekte ve istem üzerine hâkim veya noter tarafından yapılan ihtar sonuçsuz kalmış ise; terk edilen eş, boşanma davası açabilir. Diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır.

Davaya hakkı olan eşin istemi üzerine hâkim veya noter, esası incelemeden yapacağı ihtarda terk eden eşe iki ay içinde ortak konuta dönmesi gerektiği ve dönmemesi hâlinde doğacak sonuçlar hakkında uyarıda bulunur. Bu ihtar gerektiğinde ilân yoluyla yapılır. Ancak, boşanma davası açmak için belirli sürenin dördüncü ayı bitmedikçe ihtar isteminde bulunulamaz ve ihtardan sonra iki ay geçmedikçe dava açılamaz.”

Medeni Kanun madde 164’te düzenlenen terk sebebi ile çekişmeli boşanma davası açılabilmesi için;

  1. Ortak Konutun aşağıdaki sebeplerden biri ile terk edilmesi;
  • Eşlerden birinin evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla ortak konutu terk etmesi,
  • Başka bir sebep ile ortak konutta bulunmayan eşin haklı bir sebebi olmadan ortak konuta dönmemesi,
  • Eşlerden birinin diğerini ortak konutu terk etmeye zorlaması.
  • Eşlerden biri, diğer eşin, haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engellemesi.
  1. Terkin en az altı ay kesintisiz sürmüş ve halen devam etmekte olması,
  2. Usulüne uygun olarak ihtar yapılmasına rağmen terk eden eşin haklı sebebi olmadan ortak konuta dönmemiş olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi gerekir.

Usulüne uygun bir ihtardan bahsedilebilmesi için Yargıtay bazı kriterler getirmiştir. Buna göre,

  • Eşin terk eylemi üzerinden en az dört (4) ay geçmiş olması gerekir.
  • İhtarda, davet edilen evin açık adresi, davet eden eş evde bulunmayacak ise anahtarın bulunacağı yer belirtilmelidir.
  • Davet edilenin yol gideri ihtarname ile gönderilmelidir.
  • İhtarda, ihtara (iki) 2 ay içinde uyulması aksi durumda bunun doğuracağı sonuçların neler olduğu açıklanmalıdır.

Terk Sebebine dayalı olarak açılacak boşanma davasında usulüne uygun olarak bir ihtarname göndermek dava şartıdır. Bu sebeple usulüne uygun olarak ihtarname gönderilip gönderilmediğini, ihtarnamenin kanuni unsurları taşıyıp taşımadığını hakim re’sen dikkate alır.

“…İhtar isteğinde bulunabilmenin koşulu; boşanma davası açmak için belirli sürenin (dördüncü ayının) bitmesi yani, eşin terk eyleminin üzerinden en az dört ay geçmiş olmasıdır. Bu halde mahkemece verilecek ihtar kararında; davet edilen evin açık -ayrıntılı- adresi gösterilmeli, davet eden eş evde bulunmayacaksa evin anahtarının bulunduğu yer belirtilmeli; davet edilenin yol gideri konutta ödemeli olarak gönderilmeli ve özellikle davete iki ay içinde uyulması gerektiği, aksi halde bunun doğuracağı sonuçların neler olduğu, açıklanmalıdır…” (YHGK-K.2013/67).

İhtarname ile ortak konuta dönen eşin kusurlarını diğer eşin affettiği ya da en azından hoşgörü ile karşıladığı kabul edilir. Bu sebeple İhtarname gönderen eş, diğer eş ortak konuta döndükten sonra ihtarnamedeki sebeplere dayanarak boşanma davası açamaz.

Terk eden eş ihtarname kendisine tebliğ edilmeden boşanma davasını açması durumunda boşanma davasının doğal sonucu olarak ayrı yaşama hakkına sahip olur. Ancak ihtarname kendisine tebliğ edildikten sonra boşanma davası açması durumunda bu boşanma davası terk olayını haklı kılmayacağı gibi terk eden eşe ayrı yaşama hakkı da vermez.

Terk, mutlak boşanma sebeplerinden olup ayrıca terk sebebi ile ortak yaşamın çekilmez hale gelmesine gerek yoktur. Terk, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadı ile yapılması gerekir. Geçici olarak ya da diğer eşin rızası ile ortak konuttan ayrılan eş terk etmiş sayılmaz (askere gitmek, tedavi için başka şehre gitmek vs).

Terk sebebi ile gönderilen ihtarnamenin samimi olması gerekir. İhtarname gönderen eşin bağımsız bir ortak konut oluşturmadan haklı sebeple ortak konutu terk eden eşini davet etmesi, ortak hayatı inşa etme hususunda samimi olmadığını gösterir. Terk eden eş haklı sebebe dayanarak ortak konutu terk etmiş ise davet eden eş bu sebebi ortadan kaldırmadığı sürece diğer eşin ortak konuta dönmeme ve boşanma davası açma hakkı vardır. Örneğin, kaynanası ile yaşayan, şiddet gören, hakaret edilen eşin ortak konutu terketmede haklı sebebi ortadan kaldırılmadan ihtara rağmen ortak konuta dönmeme hakkı bulunmaktadır.

Terk sebebi ile çekişmeli boşanma davası hak düşürücü süreye tabi değildir. Terk nedenine dayalı çekişmeli boşanma davası Her zaman açılabilir.

e- Akıl Hastalığı Sebebiyle Çekişmeli Boşanma Davası (TMK m. 165)

“Eşlerden biri akıl hastası olup da bu yüzden ortak hayat diğer eş için çekilmez hâle gelirse, hastalığın geçmesine olanak bulunmadığı resmî sağlık kurulu raporuyla tespit edilmek koşuluyla bu eş boşanma davası açabilir. “(TMK 165)

Akıl hastalığı sebebi ile boşanma davasının dinlenebilmesi için bu akıl hastalığının evlilik süresi içinde ortaya çıkmış olması gerekir. Evlenmeden önce eşlerden birisinin akıl hastalığına yakalanmış olması durumunda TMK m.145 kapsamında evliliğin iptali davası açılabilir. Eşlerden birisinin evlilik süresi içerisinde yakalandığı akıl hastalığının resmi sağlık kurulu raporu ile tespit edilmiş ve akıl hastalığının evlilik ilişkisinin devamı diğer eşten beklenmeyecek derecede etkilemesi gerekir. Akıl hastalığı sebebi ile genel boşanma sebeplerine dayanılarak boşanma davası açılamaz. Akıl hastalığına yakalanan eşin hastalığı sebebi ile yapmış olduğu ve ortak yaşamı çekilmez kılan kusurlu hareketler iradi olmadığından kusur atfedilemez. Bu nedenle akıl hastalığı sebebi ile açılacak boşanma davası ancak mutlak boşanma sebeplerine (TMK 165) dayanılarak açılabilir. Akıl hastalığı sebebine dayanan boşanma davası her zaman açılabilir. Herhangi bir hak düşürücü süre bulunmamaktadır.

Önceki YazıSonraki Yazı

İlgili Konular

Call Now ButtonAvukatı Hemen Ara!